Sürüngenler gezegenimizde inanılamayacak kadar uzun zamandır yaşamaktadır. En eski sürüngen bulguları yaklaşık 300 milyon yıl öncesine dayanmaktadır. 200 milyon yıldan fazla bir süredir sürüngenler dünyanın tartışılmaz hükümdarları olmuşlardır. Kaplumbağalar ve kertenkeleler bu uzun süre boyunca neredeyse hiç değişmeden, böylecede doğanın gerçek bir başarısı olarak yaşamışlardır.
Sürüngenler (Reptilia), omurgalı hayvanlar aleminin yumurtlayarak çoğalan büyük bir sınıfı. Yılanlar, kertenkeleler, kaplumbağalar, timsahlar ve tuatara takımlarından meydana gelir.
Değişkensıcaklı (heterotermi) omurgalılardan olan sürüngenler, evrimsel olarak Amfibyumlarla sabit vücut ısılı (homeotermi) hayvanlar arasındaki geçiş sürecini, denizden karaya, kalıcı geçişi temsil ederler. Vücutlarının pul ya da benzer levhalarla kaplı olması nem kaybını en az düzeyde tutmalarını sağlar, bu sayede kurak ortamlara oldukça iyi uyum sağlarlar.
Vücut ısılarını sabit tutacak metabolizmik mekanizmalara sahip olmadıkları için, vücut ısıları dış ortamın ısısına bağlı olarak değişkendir. Bu yüzden sürüngen türlerinin çok büyük bir kısmı dünyanın ılıman iklim kuşaklarında yaşamlarını sürdürür. Ancak bu sayede kasları inanılmaz enerji tasarrufu yapar. Kaslarının güç potansiyeli memelilere oranla 4, kuşlara oranla 2 kat daha fazladır.
Tümü akciğerleriyle solunum yapan sürüngenlerin tümü yumurtlayarak ürerler. Bazı türlerde yavruların yumurtadan çıkması, dişinin içinde gerçekleşir.
En eski sürüngen fosillerine Karbonifer döneme tarihlenen kayaçlarda rastlanır. Karbonifer Dönemi izleyen Permiyen Dönem ve tüm Mezozoik Zaman boyunca, tür çeşitliliği yaygınlık yönünden hızlı bir evrimleşme göstermişler, Mezozoik Zaman'da karalardaki hakim türleri oluşturmuşlardır. Kretase Döneminin sonunda gerçekleşen (65 milyon yıl önce) K/T Olayı sonunda sürüngen türlerinin büyük bir bölümü yok olmuşsa da bugün gezegenimizde 6.000 kadar alt türü yaşamaktadır.Sürüngen ve kaplumbağaları insanlar daha çok yazın görürler.
KARA KAPLUMBAĞASI: Kara kaplumbağaları sağlıkları bozulduğunda bunu yuvalarının duvarlarını tırmalayarak belli ediyorlar. Bahçede bakılan kaplumbağalarda parazit ve mantar en sık görülen hastalıklar. Kabuk kırılmaları gibi ciddi yaralanmalar en önemli hastalık ve sadece iç organlar zarar görmemişse tedavi edilebilir.
SU KAPLUMBAĞASI: Su kaplumbağası alırken gözlerinin parlaklığına, kabuğunun sertliğine, kuyruk çevresinin temizliğine dikkat edilmeli. Sağlıksız kaplumbağanın kabuğu yumuşak olur ve kabuğu güçlendirmek için direkt ve bol güneş ışığına ihtiyaç duyar. Suyun temiz tutulması için sık değiştirilmesi yerine filtre yöntemiyle temizlenmesi idealdir. Güneş ışığı ve suyun sıcaklığı su kaplumbağası için hayati önem taşıyor. Direkt güneş ışığı almadığı durumlarda ultraviole ışık kullanımı kaplumbağa için çok önemli. Düzenli aralıklarla canlı yem ve et parçaları, beslenme için gereken kaynakları oluşturur.
İGUANA: İguanaların bakımı oldukça zahmetli. Otobur olan iguananın beslenmesine çok özen göstermek gerekiyor. Taze yeşilliğin yanı sıra mutlaka hazır gıdalarla da beslenmesi gerekiyor. İguananın terraryumundaki ısı da hayvanın sindirimi için büyük önem taşıyor. Çünkü iguanalar midelerini yeteri kadar ısıtamadıklarında sindirim yapamıyorlar. Terraryumdaki ultraviole ısıtıcının altında bir kaya olması da bu yüzden iguana için hayati bir gereklilik. Bulunduğu ortamda petshoplarda satılan dallardan olması gereken iguanaya, sokaktan ya da ağaçlardan dal koparmak hayvanın ölümüne bile yol açabilir. İguanaların en büyük düşmanı stres. Kendini güvende hissetmeyen hayvanın strese girmesi kısa sürede ölüme neden olabiliyor. Bu hayvanlar için petshoplarda rahatlatıcı preparatlar satılsa da doğal ortamından bu kadar uzakta olan iguana için bunun ne kadar rahatlatıcı olduğu da tartışılır.
İguana beslemek istiyorsanız, dikkat etmeniz gereken en önemli şey yavruyken satın almak. Yavruyken alınıp her gün ten teması kurulmayan iguana, sahibini düşman olarak görüyor ve hiçbir zaman sakin davranmıyor. Bu sürüngeni evinde beslemek isteyenler, 2 metre kadar büyüyebileceğini de hesaba katmalı.
BUKALEMUN: Boyut olarak da küçük olan bukalemun, hareketsizliği yüzünden de çok tercih ediliyor. Sinek, kurtçuk ve böceklerle besleniyor. Tüm egzotik canlılar gibi ısıyı seven bukalemunun terraryumunda mutlaka temiz su bulundurmak gerekiyor.
Bukalemunlarda mineral ve kalsiyum eksikliğine bağlı olarak gelişim bozuklukları sık yaşanır. Bu tip rahatsızlıklar zaten hareketsiz olan hayvanın iyice içine kapanmasına, saklanmasına ve saldırganlaşmasına neden olur. Bukalemunların hasta oldukları derilerinin renginin soluklaşmasından belli olur. Bukalemun beslemek isteyenler bu hayvanın hiçbir zaman çok uysal olmayacağını ve terraryumda yaşadığı sürece, sanıldığı gibi renkten renge girmeyeceğini bilmeli.
YILAN: Uzun yıllardır petshoplara en çok müşteri getiren sürüngenlerden. Keneler ve parazitler yılanların en sık yaşadığı sorunlar. Yılanların hastalıklara en açık oldukları dönem deri değiştirme dönemi. Yılanların 10-15 gün arayla beslenmesi gerekiyor, hamster ya da küçük fareleri yediklerini unutmamak gerekiyor. Bu gıdaları düzenli olarak temin edebilecek ve onları canlı canlı yedirebilmeye kalbiniz, gözünüz ve cüzdanınız izin verecek mi diye düşünmekte fayda var! Bunları yapabilirim diyenler oldukça geniş bir teraryum almalı. Zemini kumla kaplı olmalı ve yılanın kendini saklayabileceği ot öbekleri ve kaya dekorları bulundurulmalı